BAŞARI REHBERİ
Sık sık kendinizi "kötü hissettiğinizden" yakınıyor musunuz? eğer öyle ise sebebi nedir?
En küçük tahrikte diğer insanlarda hatalar bulur musunuz?
İşinizde sıkça hata yapıyor musunuz? eğer öyle ise neden?
Konuşmalarınızda alaycı ve/veya kırıcı mısınızdır?
Herhangi birisiyle arkadaşlık kurmaktan bilerek kaçınıyor musunuz? eğer öyle ise neden?
Sık sık hazımsızlıktan yakınıyor musunuz? eğer öyle ise sebebi nedir?
Hayat sizin için boş ve gelecek ümitsiz mi görünüyor?
Mesleğinizi seviyor musunuz? eğer cevabınız hayır ise neden?
Sık sık kendinize acır veya kızar mısınız? eğer öyle ise neden?
Sizden üstün olanları kıskanır mısınız?
"Umut bir görevdir, lüks değil"
Ümit etmek; hayal kurmak değil, hayalleri gerçeğe dönüştürmektir. Hayaller kuran ve bunları gerçeğe dönüştürmek için gerekli bedeli ödemeye gönüllü olan insanlar; "Başarı Anahtarı"nı elde etmişlerdir. " Amacın kesinliği... değerli bir ana hedefe ulaşmak için bir arzu geliştirmek ilk prensiptir."
Bu yüzden her gün "yaratıcı düşünme zamanı" için 30 dakikalık bir süre belirleyin ve hedefinize odaklanın. Bu önemli süreç sırasında, zihninizi istediğiniz şeyler üzerinde tutun, istemediğiniz (ya da istememeniz gereken) şeyleri dışarıda bırakın.
Uyanma esnasında, uykuya dalarken. Gün boyunca birçok kez önemli amaçlarınızı hatırlama alışkanlığı edinin. Neden? Amaçlarınıza ulaşmanıza yardımcı olacak şeyleri hemen tanımanız için.
"Bir insan bir şeyi, bütün geleceğini tek bir tekerleğin dönüşüne bağlamaya hazır olacak kadar istiyorsa onu elde edeceği kesindir."
"İnsanların zihninden, yeryüzünden kazanılandan daha fazla değerli taş ve altın çıkarılması mümkündür." THOMAS A. EDISON
Başarı bir insanın hayatına girmeden önce; insanın geçici yenilgiler ve belki de başarısızlıklarla karşılaşacağı kesindir. Başarısızlık bir insanı ele geçirdiğinde, en kolay ve mantıklı olanı vazgeçmek gibi görünür. Çoğu insanın yaptığı hata da budur. En başarılı insanlar; en büyük başarılarının yenilgiyle karşılaştıkları noktadan bir adım ötede ortaya çıktığını söylemişlerdir. Başarısızlık; kesin bir alaycılık ve kurnazlık gösteren bir hiledir. Başarı neredeyse elle tutulacakken insana çelme takmaktan büyük zevk alır.
Güçlü bir adam, bir amacı olan küçük bir çocuk tarafından mağlup edilebilir. Henry Ford gibi kendi inanç ve ısrarımızı diğerlerine iletebilir ve "imkansız"ın iyi bir şekilde yapılmasını sağlayabiliriz. İnsan zihni düşünebildiği ve inanabildiği her şeyi başarabilir. Pratik hayalciler asla vazgeçmez!"
"Wright kardeşler havada uçan bir makine hayal ettiler. Hayallerinin gerçek olduğunu dünyadaki biliyor."
"Marconi havadaki elle tutulmayan güçleri idare etmek için bir sistem hayal etti." Hayalinin boş olmadığı dünyadaki radyo ve televizyon sistemlerinde görülmektedir. Dünya geçmişin hayalcilerinin hiç bilmediği fırsat bolluğuyla doludur.
Hayaller ilgisizlikten, tembellikten veya yetersiz hırs'tan doğmaz. Başarılı olanların hayatlarındaki dönüm noktası genellikle "diğer benlikleriyle" tanıştıkları bir kriz anıdır.
"Yenilgi bir gerçek olarak kabul edilmediği sürece kimse yenilemez."
"Beethoven sağırdı, Milton kördü, ancak onların isimleri dünya döndükçe akıllarda kalacak; çünkü onlar hayal ettiler ve hayallerini belirli bir düzen içinde düşüncelere dönüştürdüler.
"Hiç kimse bir şeyi kazanacağına inanıncaya kadar hazır değildir. Açık fikirlilik inanç için esastır. Dar görüşlülük; güven, cesaret ya da inanç esinleyemez."
Arzu, büyük bir güçle odaklandığında geri çekilmek için bir yola ihtiyaç yoktur; zafer kesindir.
Arzu; geçici yenilgiden zaferi üretir, doğal "zihinsel kimya" ile insana yardım eden bir güçtür.
Zihnin bizim ona koyduklarımız dışında hiçbir sınırlaması yoktur.
"Duygu ve inançla birleşen bütün düşünceler kendilerini derhal fiziksel eşdeğerlerine çevirmeye başlar."
"Milyonlarca insan, bilinçaltı tarafından alınıp fiziksel eşdeğerine dönüştürülen olumsuz inançları yüzünden "kötü talihlerini" kendileri yaratmaktadır."
"İnsanın inançla bilinçaltına gönderilen herhangi bir emri karıştırma yeteneğini kazanması deneyim ve pratiğe bağlıdır."
Kendinize inanın... İnanç, başarısızlığın bilinen tek panzehiridir !
Kanıt basittir ve kolayca gösterilebilir. Kendi kendine telkin prensibinin içindedir. Kişinin kendi kendine tekrar ettiği şeye; doğru olsun ya da olmasın, en sonunda inandığı, bilinen bir gerçektir. Eğer bir insan bir yalanı durmadan tekrar ederse, sonunda yalanın gerçek olduğunu kabul edecektir, üstelik doğru olduğuna inanacaktır. Her insan zihnini işgal etmesine izin verdiği egemen düşünce yüzünden şu anda olduğu insandır. İnsan bilerek zihnine yerleştirdiği ve teşvik ettiği, düşünceler, kişinin her hareketini, davranışını ve işini yöneten ve kontrol eden güdüleyici gücü oluşturmaktadır!
"Herhangi bir fikir, plan ya da amaç düşüncenin tekrarı yoluyla zihne yerleştirilebilir."
"Bilinçaltı yapıcı ve yıkıcı düşünce dürtüsü arasında ayırım yapmaz. Ona verdiğimiz malzeme ile yani düşünce dürtülerimizle çalışır. Bilinçaltı, korkuyla harekete geçirilen bir düşünceyi, tıpkı inanç ya da cesaretle başlatılan bir düşünce gibi gerçeğe dönüştürecektir."
Hayattaki kavgaları her zaman güçlü ya da hızlı olan kazanmaz, ama er ya da geç kazanan insan, KAZANABİLECEĞİNİ DÜŞÜNENDİR!
"İnanç, başarı için zorunludur, zihne verilen talimatlarla oluşur ve gelişir."
Lincoln ve Gandi gibi adamlar, düşüncelerinin benzerini çeken, milyonların zihninin tek bir zihin gibi çalışmasını sağlayan bir "mıknatıslanmaya" sahip olduğunu göstermektedir.
OTOTELKİN (=KENDİ KENDİNE TELKİN):
Şaşırtıcı sonuçlar elde etmek için zihninizin en derin köşelerinin sizin için çalışmasını sağlayın. Bunu duygu gücüyle destekleyin, birleşim muhteşem olacaktır.
Kendi kendine telkin, beş duyu yoluyla insanın zihnine ulaşan tüm ikna edici öneriler ve kişinin kendinden kaynaklanan uyaranlar için kullanılan bir terimdir. Zihnin, bilinçli düşüncelerin yer aldığı bölümüyle, bilinçaltının hareket merkezi olarak iş gören bölümü arasındaki iletişim aracıdır. İnsanın zihnini isteyerek yaratıcı düşüncelerle beslediği ya da ihmalkarlık ederek, yıkıcı türde düşüncelerin zengin zihin bahçesine girmesine izin verdiği kontrol mekanizmasıdır. Altıncı his vardır ama bilinçaltına ulaşan düşünceleri kontrol etmek için beş duyu yeterli olacaktır. Bilinçaltı, verilen emirler doğrultusunda plan sunduğunda uygulamak için hemen harekete geçmek gerekir. Doğru zamanı beklemek yenilgi getirebilir. Her zorluk büyük bir kazancın tohumlarını da birlikte getirir.
ÖZGÜVEN İÇİN BİR OTOTELKİN ÖRNEĞİ:
Günde yarım saat olmak üzere düşüncelerinizi gerçekleştirmek istediğiniz amaç üzerine yoğunlaştırarak şöyle bir ototelkin yapabilirsiniz:
"Hayattaki kesin amacımı gerçekleştirme yeteneğine sahip olduğumu biliyorum; bu yüzden , kendimden bu hedefin elde edilmesine yönelik ısrarlı, sürekli eylemler talep ediyorum. Şimdi ve burada böyle eylemlere gireceğime söz veriyorum.
Zihnimdeki egemen düşüncelerin sonunda; eyleme ve yavaş yavaş da fiziksel gerçekliğe dönüşeceklerini biliyorum. Bu yüzden günde yarım saat olmak üzere düşüncelerimi olmak istediğim kişi üzerine yoğunlaştıracağım. Böylece açık bir zihinsel resim oluşturacağım.
Kendi kendine telkin prensibiyle ısrarla zihnimde tuttuğum her arzunun sonunda altta yatan objeyi elde etmeye yönelik pratik araçlar yoluyla ifadesini bulacağını biliyorum; bu yüzden "kendine güven"i geliştirmek için günde on dakika ayıracağım.
Hayattaki başlıca hedefimle ilgili açık bir tanımı yazdım ve onun elde edilmesi için yeterli özgüveni geliştirene dek denemekten vazgeçmeyeceğim.
Hiçbir zenginlik veya mevkiin gerçek ve adalet üzerine inşa edilmediği taktirde dayanmayacağını biliyorum; bu nedenle, etkilediği herkese yararı dokunmayacak bir işe girişmeyeceğim. Kullanmayı istediğim güçleri ve diğer insanların işbirliğini kendime çekerek başarılı olacağım. Diğerlerine hizmet etmeye olan isteğimden dolayı bana yardım da yardım etmeye ikna edeceğim. Bütün insanlığa karşı sevgi geliştirerek nefret, kıskançlık, bencillik ve alaycılık gibi duyguları ortadan kaldıracağım, çünkü diğerlerine karşı sergileyeceğim olumsuz bir tutumun bana bir başarı sağlamayacağını biliyorum. Onların bana inanmalarını sağlayacağım ve ben de onlara ve kendime inanacağım. Bu formüle imzamı atacağım, belleğime kazıyacağım ve büyük bir inançla günde bir kez sesli olarak tekrar edeceğim; böylece yavaş yavaş düşüncelerimi ve düşüncelerimi ve hareketlerimi etkileyecek, ben de kendine güvenen ve başarılı bir insan olacağım. "
ÖZELLEŞMİŞ BİLGİ
İki türlü bilgi vardır. Biri genel, diğeri özelleşmiş bilgidir. Genel bilgi, miktarı ne kadar büyük olursa olsun paranın kazanılmasında çok az işe yarar.
Bilgi, sadece potansiyel bir güçtür. Yalnızca kesin bir hareket planı şeklinde düzenlenir ve kesin bir hedefe yöneltilirse güç haline gelir. Eğitimli insan zihinsel yetilerini başkalarının haklarını ihlal etmeden istediği her şeyi alabilecek şekilde gelişen insandır
HAYAL GÜCÜ
"Hayal gücü birçok başarısızlıkta eksik olan bileşkendir, birçok başarının katalizörüdür. Basit bir fikirle elde edilmek üzere bekleyen pek çok servet bulunmaktadır."
DÜZENLİ VE ÖRGÜTLÜ PLANLAMA
"Beyin Gücü"nün heyecan verici sırrıyla tanışıyoruz. En iyi çalışma alanımızı bulabilir ve çok kısa süre içinde lider ve büyük paralar kazanan biri olabiliriz."
"Başarı planların sağlamlığından daha büyük olamaz."
Dünyada iki tip insan vardır. Biri liderler, diğeri de izleyenler olarak bilinir. Çoğu büyük liderler önce izleyen olarak başlamış daha sonra büyük liderler olmuşlardır. Birkaç istisna dışında, liderini zekice izlemeyen biri etkin bir lider olamaz. Liderini etkin bir şekilde izleyen kişi genellikle liderliğe en hızlı geçen kişidir. Zeki bir takipçinin birçok avantajı vardır, liderinden bilgi almak fırsatı da bunlardan biridir.
Geleceğin lideri, takipçilerinin dünyevi ihtiyaçlarına , mevcut ekonomik ve kişisel sorunlarının çözümüne daha fazla, ölü geçmişe ve henüz doğmamış geleceğe daha az dikkat etmeye zorlanacaktır. Hukuk, tıp ve eğitim mesleklerinde yeni bir liderlik tipine ve bir dereceye kadar yeni liderlere gerek duyulacaktır. Bu özellikle eğitim alanı için doğrudur. Eğitim alanındaki lider gelecekte (çok geç kalınmış) öğrencilere okulda verdikleri bilgiyi nasıl uygulayacaklarını öğretmenin yollarını ve araçlarını bulmalıdır. Pratikle daha çok, kuramla daha az uğraşmalıdır.
Gazetecilik alanında liderliğe ihtiyaç vardır. Dünya hızlı bir değişim geçirmektedir. Bu demektir ki, insan alışkanlıklarındaki değişimi arttıran medya bu değişikliklere uyarlanmalıdır. Burada sözü edilen medya uygarlığın eğilimini, diğerlerinden daha fazla belirleyecek olandır.
"Nezaket ve hizmet bugünün ticaretindeki düsturlardır. Eğer iyi hizmet etmezseniz bunun bedelini hizmet etme hakkını kaybetmekle ödersiniz."
"Her insan kişisel hizmetlerinin kendi satıcısı olmalıdır. Verilen hizmetin niteliği ve niceliği ve verildiği andaki ruh hali geniş ölçüde işin ücretine ve süresine bağlıdır.
Beyninizin gerçek sermaye değeri, (hizmetinizi pazarlayarak) elde ettiğiniz gelirin miktarıyla belirlenebilir. Hizmetlerinizin doğru bir tahmini, yıllık gelirinizin sermaye değerinizin % 6'sını temsil ettiğini tahmin etmek mantıklıdır. Para, beyninizden daha değerli değildir. Genellikle çok daha azı eder. Yeterli beyinler iyi pazarlanırlarsa, mallarla ilgili iş kurmak için gerekli olandan çok daha fazla arzu edilir düzeyde sermayeyi temsil eder, çünkü, beyinler mali bunalım yüzünden değerini kaybetmez, ayrıca bu tür sermaye çalınamaz ya da harcanamaz. Üstelik iş kurmak için gerekli olan para etkin beyinlerle birleşmediği sürece kum taneciği kadar değersizdir.
Başarısızlığın önemli nedenleri:
- Hayatta iyi belirlenmiş bir amaç eksikliği: Hedefledikleri kesin bir amacı olmayan kişiler için başarı ümidi yoktur.
- Sıradanlığın üstüne çıkma hırsı yetersizliği: Hayata ilerlemeyi istemeyecek kadar ilgisiz önerilebilecek bir şey yoktur.
- Yetersiz eğitim: En eğitimli kişiler kendini eğiten kişilerdir. Bir insanı eğitimli yapmak için Üniversite derecesinden daha fazlası gerekmektedir. Eğitim çok fazla bilgiden değil etkin ve ısrarlı bir şekilde uygulanan bilgiden oluşmaktadır.
- Disiplin yetersizliği: Disiplin kendi kendini kontrol ile gelir. Bu da demektir ki, insan bütün olumsuz özelliklerini kontrol etmelidir. Aynanın karşısına geçerek en iyi arkadaşınızı ve en kötü düşmanınızı aynı anda görebilirsiniz.
- Erteleme: En yaygın başarısızlık nedenlerinden biridir. Erteleme isteği bütün insanların gölgesinde durup kişinin başarı şansını engellemek için beklemektedir. Çoğumuz önemli bir şey yapmaya başlamak için "doğru zamanı" bekliyoruzdur. Aman sakın beklemeyin; çünkü zaman hiçbir zaman "doğru" olmayacaktır. Bulunduğunuz yerden başlayın ve elinizin altında hangi araç varsa onunla çalışın, yol boyunca daha iyi araçlar bulursunuz.
- Israr etmeme: Çoğumuz başladığımız her şeyde iyi "başlayıcılar" ama kötü "tamamlayıcılarızdır." Israrcılığı parolası haline getiren bir insan "Eski Dost Başarısızlığın" sonunda yorulup uzaklaştığını görür. Başarısızlık ısrarcılıkla başa çıkamaz.
- Olumsuz kişilik: Olumsuz kişiliği ile diğerlerinin nefretini kazanan kişi için hiçbir başarı umudu yoktur.
- Cinsel isteğin kontrol edilememesi: Bu enerji insanları harekete sürükleyen en güçlü uyarandır. Heyecanların en güçlüsü olduğu için dönüştürme yoluyla kontrol edilmeli ve başka kanallara yöneltilmelidir.
- İyi belirlenmiş karar gücü eksikliği: Başarıya ulaşan insanlar bir an önce karar verir ve eğer kararlarını değiştirirlerse, bunu çok yavaş yaparlar.
- Aşırı tedbirli olmak: Riske girmeyen insanlar genellikle diğerlerinin seçiminden arta kalanla yetinmek zorundadırlar. Aşırı tedbir de tedbirsizlik kadar kötüdür. Her ikisi de uzak durulması gereken aşırılıklardır. Hayatın kendisi şans öğeleriyle doludur.
- İş hayatında yanlış ortak seçimi: En çok yakın bağlantılar kurduğumuz kişileri taklit ederiz. Bu nedenle taklit etmeye değecek birini seçmek en doğru iş olur.
- Batıl inanç ve ön yargı: Bir tür korkudur. Ayrıca cahillik işaretidir. Başarılı insanlar açık fikirlidir ve hiçbir şeyden korkmazlar.
- Rasgele harcama alışkanlığı: Savurganlar başarılı olamaz. Çünkü daima yoksulluk korkusuyla yaşarlar. Kişisel hizmet pazarlamasında bankadaki para insana cesaret verir.
- İstek eksikliği: istek olmaksızın kişi ikna edici olamaz.
- Hoşgörüsüzlük: Hoşgörüsüzlük; insanın artık bilgi almayı bıraktığını gösterir. En zararlı şekilleri, dinsel, ırksal ve siyasal fikir farklılıklarına karşı gösterilenidir.
- Ölçülü olmama: En yıkıcı aşırıya kaçma şekilleri yeme, içme ve cinsel faaliyetlerle ilgili olanıdır. Bunların herhangi birinde ölçüsüzlük başarı için ölümcüldür.
- Diğerleriyle işbirliği yapma yetersizliği
- <>
- Çaba göstererek elde edilmemiş güce sahip olma: Çabuk zenginlik yoksulluktan daha tehlikelidir.
- Kasıtlı sahtekarlık
- Kendini beğenme ve kibir
- Düşünmek yerine tahmin etmek
- Sermaye yetersizliği: Hatalarını örten , işlerinde kendilerini taşıyacak yeterli sermayeye sahip olmayanlar için yaygın başarısızlık nedenidir.
KARAR ALMA
Karar alma prensibini uygulamaya başladığınızda kendi kararlarınızı kendiniz verip kendi danışmanınız olun. "Beyin Gücü" grubunuz dışında kimseye güvenmeyin. Ve bu grubu seçerken yalnızca sizin amacınızla uyum ve anlayış içinde çalışacak olanları seçtiğinizden emin olun.
Çok fazla bilgiye sahip olduklarını göstermeye çalışmak, az bilgisi olan insanların özelliğidir. Eğer çabuk karar verme alışkanlığını edinmek istiyorsanız, gözlerinizi ve kulaklarınızı dört açın ağzınızı kapalı tutun. Gerçek bilgelik alçak gönüllülük ve sessizlikle dikkati çekmektir. Dünyaya ne yapma niyetinde olduğunuzu söyleyin, ama gösterdikten sonra. Bu söz "En önemli şeyler sözcükler değil , eylemlerdir" sözünü doğrulamaktadır.
Liderler hayatın her döneminde çabuk ve kesin karar verirler. Dünya , sözleri ve davranışları nereye gittiğini bildiğini gösteren insanlar için yer açma alışkanlığındadır. Kararsızlık; genellikle gençlikte başlayan bir alışkanlıktır. Orta okul, lise, hatta üniversiteden kesin bir amaç olmaksızın geçerken, bu alışkanlık kalıcı bir hal alır.
Kararsızlık başarısızlığın temel nedenidir. Herkesin bir fikri vardır, ancak sonunda sizin dünyanızı döndüren şey sizin fikrinizdir. Kararlı bir zihin kendini aşırı derecede fazladan güce hazırlar. Karasızlık genellikle gençlikte başlar; ondan uzak durun ve başkalarının durmasına da yardımcı olun. Büyük kararlara yol açan olayları inceleyin, böylece hayatın her döneminde kararlı ve etkin hareket etmek için bir rehber kazanmış olursunuz.
ISRARCILIK
Israrcılık zihinsel bir durumdur, bu yüzden öğrenilebilir. Bütün zihinsel durumlar gibi ısrarcılık da çeşitli nedenlere bağlıdır. Bunların arasında; Amacın kesinliği, İnsanın ne istediğini bilmesi, ısrarcılığın gelişimine doğru birinci ve beki de en önemli adımdır. Güçlü bir güdü insanı her türlü zorluğun üstesinden gelmeye zorlar.
- Arzu
- Kendine güven
- Planın kesinliği
- Doğru bilgi
- İşbirliği
- İrade gücü
Herkes eleştirilebilir. Saygı insanın hırsının ve hayatını kendi istediği şekilde yaşama hakkının yok edilmesine izin vermeyi gerektirmez. Eleştirilme korkusu, hiçbir zaman planlama ve hareket aşamasına ulaşmayan çoğu fikrin yok edilmesinin altında yatmaktadır.
Eğer bir insan gerçekten sebat ediyorsa çok fazla özelliği olmaksızın da başarı sağlayabilir
Israrcılık insan karakterini, karbonun kırılgan demiri bükülmez çeliğe dönüştürdüğü gibi değiştirir. Israrcılıkla sihirli para bilincini geliştirebilirsiniz ve bilinçaltı sürekli olarak istediğiniz parayı elde etmeniz için çalışır. Israrcılık alışkanlığı, sizi şu ana kadar etkilemiş olabilen bütün olumsuzluk ya da cesaret kırıcı etkilere karşı durur.
Dahi: düşünce yoğunluğunu, normal düşünce sınırında bulunmayan bilgi kaynaklarıyla serbestçe iletişim kurabileceği bir noktaya kadar nasıl arttırabileceğini keşfetmiş kişidir.
Erkeğin yapısını anlayan ve bunu dikkatle besleyen bir kadının diğer kadınların rekabetinden korkmasına gerek yoktur. Erkekler, başka erkeklerle mücadele ederken yıkılmaz irade güçleriyle birer kadın tarafından kolayca idare edilebilirler. Çoğu erkek bunu kabul etmeyecektir, çünkü türlerin en güçlüsü olarak tanınmak erkeğin yapısında vardır. Zeki bir kadın bu erkeksi özelliği tanır ve akıllı bir şekilde bundan olay çıkarmaz. Erkeklerin birçoğu seçtikleri kadınlar 'eşleri, sevgilileri, anneleri ya da kız kardeşleri' tarafından idare edildiklerini bilirler, ama bu etkiye karşı çıkmaktan sakınırlar. Çünkü doğru kadının değiştirici etkisi olmaksızın hiçbir erkeğin mutlu ya da tam olmayacağını bilecek kadar zekidirler. Bu önemli gerçeği bilmeyen erkek, erkeklerin başarıya ulaşması için bir araya gelmiş diğer pek çok etkenden daha fazla işe yarayan bir güçten kendini yoksun bırakmış olur.
Karasızlık, korkunun fidesidir. Kararsızlık şüpheye dönüşür, ikisi birleşir ve korku haline gelir. Karışma süreci sıklıkla yavaştır, varlıkları görünmeden filizlenir ve büyürler. Korku yalnızca zihinsel bir durumdur:
Altı temel korku vardır; her insan bunların birinden veya birkaçından ara sıra acı çeker. En yaygın görünüşlerine göre sıralarsak bu korkular şunlardır :
- Yoksulluk
- Eleştiri
- Hastalık
- Aşkın kaybedilmesi
- Yaşlanma
- Ölüm
Korkularınızı Analiz Edin
Bu korku; mantık yetisini felce uğratır, hayal gücünü ve kendine güveni yok eder, coşkuyu öldürür, inisiyatifi kişinin elinden alır, amaç belirsizliğine yol açar, ertelemeyi teşvik eder, kendini kontrolü imkansız hale getirir. İnsanın kişiliğindeki çekiciliği yok eder, doğru düşünme olasılığını ortadan kaldırır, çaba yoğunluğunu dağıtır; ısrarcılığa hakim olur, irade gücünü bir hiçe çevirir, hırsı öldürür, hafızayı bulanıklaştırır ve akla gelen her türde başarısızlığı davet eder; aşkı öldürür ve kalpteki en hassas duyguları yok eder, arkadaşlığı bozar ve yüzlerce şekilde felakete davetiye çıkarır, uykusuzluk, acı ve mutsuzluğu getirir. Ve bütün bunlar arzu ettiğimiz her şeyin bol bol bulunduğu bir dünyada yaşıyor olmamız ve arzu ettiğimiz şeyle aramızda amaç belirsizliğinden başka hiçbir şeyin bulunmaması gerçeğine rağmen meydana gelir.
Yoksulluk korkusu şüphesiz altı temel korku içinde en yıkıcısıdır. Listenin en başına yerleştirilmiştir, çünkü üstesinden gelinmesi en zor olanıdır. Yoksulluk korkusu, insanın kalıtımında bulunan, soydaşlarını ekonomik açıdan avlama eğiliminden kaynaklanır. İnsandan aşağıda bulunan hemen hemen bütün hayvanlar içgüdüleriyle davranırlar ve düşünme kapasiteleri çok sınırlıdır, bu yüzden birbirlerini fiziksel olarak avlarlar. Daha üstün sezgi gücü, düşünme ve akıl yürütme kapasitesiyle insan soydaşının bedenini yemez; ama onu parasal olarak avlayıp yemekten daha büyük tatmin alır. İnsan o kadar açgözlüdür ki, onu soydaşlarından koruyacak akla gelen her türlü kanun konmuştur.
Kendini analiz, insanın bilmek istemediği zayıflıklarını açığa çıkarır. Bu inceleme şekli hayattan sıradanlık ve yoksulluktan başka bir şey isteyenler için gereklidir. Kendinize kesin sorular sorun ve doğrudan yanıtlar isteyin. İnceleme bittiğinde kendiniz hakkında daha fazla şey biliyor olacaksınız.
Eleştiriden korkuyor musunuz?
İnsanın bu korkuyu ilk olarak nasıl edindiğine dair kimse bir şey söyleyemez, ama bir şey kesindir: Bu korku insanda oldukça yüksek dozda gelişmiştir. Kurnaz giysi üreticileri, bütün insanların yaşadığı bu eleştiri korkusunu paraya dönüştürme konusunda hiç vakit kaybetmemişlerdir. Her mevsim kıyafetlerin modeli değişmektedir. Modayı kim belirliyor? Giysileri satın alanların belirlemediği kesin, yani üretici belirliyor. Neden giysilerin modelini bu kadar sık değiştiriyorlar ? Cevap açık. Daha fazla giysi satabilmek, para kazanabilmek için. Otomobil üreticileri de araba modellerini aynı nedenle bu kadar sık değiştiriyorlar. Hiçbir erkek son model olmayan arabayı kullanmak istemez.
Eleştiri korkusu; kişiden inisiyatifi alır, hayal gücünü yok eder, kişinin; bireyselliğini sınırlar, kendine güvenini yıkar ve kişiye yüzlerce şekilde zarar verir. Ebeveynler çocuklarını eleştirerek tamir edilmez yaralar açabilirler.
Eleştiri herkesin fazlasıyla sahip olduğu bir hizmet türüdür. Herkes eleştiri stokuna sahiptir ve istensin ya da istenmesin bedava dağıtırlar. İnsanın en yakın akrabaları genellikle en kötü eleştiri suçlularıdır. Bir ebeveynin gereksiz eleştiriyle çocuğunda aşağılık kompleksine neden olması bir suç (aslında bu en kötü suçtur) olarak kabul edilmelidir. İnsan doğasını iyi anlayan işverenler insanın içindeki değerlerden eleştiriyle değil, yapıcı öneriyle faydalanırlar. Ebeveyn de aynı şeyi çocuklarıyla başarabilirler. Eleştiri insanın kalbine korku ya da kırgınlık sokar, ama sevgi ya da şefkat doğuramaz.
Sağlığınızın bozulmasından korkuyor musunuz ?
Ünlü bir doktor, doktora başvuran hastaların %75inin hastalık hastası olduğunu saptamıştır. "İnsan zihni çok kudretlidir. Yapabilir de, yıkabilir de."
Endişe nesnesiz bir korkudur:
Endişe; korkuya dayanan zihinsel bir durumdur. Yavaş ve ısrarcı bir şekilde ilerler. Sinsi ve kurnazdır. Kişinin akıl yürütme yetisini felce uğratıp kendine güven ve inisiyatifini yok edene dek adım adım içeri yerleşir. Karasızlığın neden olduğu sürekli bir korku türüdür. Bu nedenle kontrol edilebilen zihinsel bir durumdur. Tedirgin zihin çaresizdir. Kararsızlık zihni tedirgin eder. Çoğu insanda hemen karara varacak ve bu kararın arkasında duracak irade gücü yoktur.
Başka insanların ne söylediği, yaptığı ya da düşündüğü konusunda endişe etmeme, kararı alıp eleştiri korkusunun boynunu kırın. Yaşlılığı bir engel olarak değil, gençliğin tanımadığı bilgelik kendini kontrol ve anlayışı getiren büyük bir lütuf olarak kabul etme kararını verip yaşlanma korkusunu defedin. Belirtileri unutma kararı vererek sağlığı kaybetme korkusundan kurtarın kendinizi. Eğer gerekirse hayatınızı aşksız sürdürmeye karar verip aşkınızı kaybetme korkusuna hakim olun. Hayatın sunması gereken hiçbir şeyin endişe etmeye değmeyeceği kararına vararak her türlü endişe alışkanlığını öldürün. Bu kararla birlikte size mutluluk verecek olan huzur ve sükunet de gelecektir.
Zihni korkuyla dolu olan bir insan sadece kendi zekice hareket şansını yok etmekle kalmaz, bu yıkıcı titreşimleri kendisiyle ilişki içine giren kişilerin zihinlerine aktarır ve onları da şansını yok eder.
Hiç kuşkusuz, bütün insanların en yaygın zayıflığı; zihinlerini diğer insanlardan gelen olumsuz etkilere açık bırakma alışkanlığıdır. Bu zayıflık çok zararlıdır, çünkü çoğu insan bunun etkisi altında olduğunu bilmez ve bilenler de günlük alışkanlıklarının kontrol edilemez bir parçası haline gelene dek ihmal eder ya da düzeltmeyi reddeder.
Kendilerini gerçekte oldukları gibi görmek isteyenlere yardım etmek için aşağıdaki soru listesi hazırlanmıştır. Soruları okuyup sesli bir şekilde cevap verin, böylece kendi sesinizi duyabilirsiniz. Bu kendinize karşı gerçekçi olmanızı kolaylaştıracaktır.
Cevap Vermeden Önce Düşünün
- Sık sık kendinizi "kötü hissettiğinizden" yakınıyor musunuz, eğer öyle ise sebebi nedir ?
- En küçük tahrikte diğer insanlarda hatalar bulur musunuz?
- İşinizde sıkça hata yapıyor musunuz, eğer öyle ise neden ?
- Konuşmalarınızda alaycı ve kırıcı mısınızdır ?
- Herhangi birisiyle arkadaşlık kurmaktan bilerek kaçınıyor musunuz, eğer öyle ise neden ?
- Sık sık hazımsızlıktan yakınıyor musunuz, eğer öyle ise sebebi nedir ?
- Hayat sizin için boş ve gelecek ümitsiz mi görünüyor ?
- Mesleğinizi seviyor musunuz, eğer hayırsa neden ?
- Sık sık kendinize acır veya kızar mısınız, eğer öyle ise neden ?
- Sizden üstün olanları kıskanır mısınız?
- Zamanınızı en çok neye ayırırsınız, başarıyı düşünmeye mi, yoksa başarısızlığı düşünmeye mi?
- Yaşlandıkça kendinize olan güveninizi kazanıyor musunuz, yoksa kaybediyor musunuz?
- Hatalarınızdan ders alıyor musunuz ?
- Akrabalarınız ya da arkadaşlarınızın sizi endişelendirmesine izin verir misiniz, eğer öyle ise neden?
- Bazen "bulutların üstünde" ve diğer zamanlarda ümitsizliğin derinliklerinde misiniz ?
- Sizin üzerinizde en fazla kimin ilham verici etkisi var, sebebi nedir ?
- Kaçınabileceğiniz halde, olumsuz veya cesaret kırıcı etkilere katlanıyor musunuz ?
- Kişisel görüşünüz konusunda ilgisiz misiniz, eğer öyle ise ne zaman ve neden ?
- Sıkıntılarınızın sizi rahatsız edemeyeceği kadar meşgul olarak onları çöp sepetine atmayı öğrendiniz mi ?
- Eğer başkalarının sizin yerinize düşünmesine izin veriyorsanız kendinizi "pısırık" olarak görür müsünüz ?
- Önlenebilir kaç tane sorun sizi rahatsız ediyor ve onlara neden katlanıyorsunuz ?
- "Sinirlerinizi yatıştırmak" için içki, uyuşturucu ya da sigaraya başvurur musunuz ? Eğer öyle ise neden bunlar yerine irade gücünü denemiyorsunuz ?
- Size dırdır eden kimse var mı, eğer öyle ise sebebi nedir ?
- Belirli bir ana amacınız var mı, eğer öyle ise nedir ve bunu başarmak için herhangi bir planınız var mı ?
- Altı temel korkunun herhangi birini yaşıyor musunuz, eğer öyle ise hangisini ?
- Kendinizi başkalarının olumsuz etkilerinden koruyacağınız herhangi bir yönteminiz var mı?
- Zihninizi olumlu kılmak için kendi kendine telkin yöntemini bilerek kullanıyor musunuz ?
- En fazla hangisine değer veriyorsunuz, maddi varlıklarınıza mı, yoksa kendi düşüncelerinizi kontrol etme ayrıcalığınıza mı ?
- Kendi yargılarınıza karşılık başkalarının kolayca etkisi altında kalıyor musunuz ?
- Bugünün bilgi stokunuza ya da zihinsel durumunuza katkısı oldu mu ? !!!
- Sizi mutsuz eden durumlarla dürüstçe yüzleşir misiniz, yoksa sorumluluktan kaçar mısınız ?
- Bütün hata ve başarısızlıklarınızı analiz edip onlardan yararlanmaya mı çalışırsınız, yoksa bunun sizin göreviniz olmadığı şeklinde bir tavır mı takınırsınız ?
- En zararlı zayıflıklarınızın üçünü sayabilir misiniz ? Bunları düzeltmek için ne yapıyorsunuz ?
- Başka insanları sıkıntılarını size açıp anlayış ve şefkat aramaları için cesaretlendirir misiniz ?
- Günlük deneyimlerinizden kişisel gelişiminizde yardımı olacak dersler çıkarır mısınız ?
- Varlığınızın diğer insanlar üzerinde olumsuz bir etkisi oluyor mu ?
- Başkalarının hangi alışkanlığı en fazla sizi kızdırır ?
- Görüşlerinizi kendiniz mi biçimlendirirsiniz, yoksa başka insanların sizi etkilemelerine izin mi verirsiniz ?
- Bütün cesaret kırıcı etkilere karşı kendinizi koruyabileceğiniz zihinsel bir durum yaratmayı öğrendiniz mi?
- İşiniz size inanç ve ümit aşılıyor mu?
- Zihninizi her türlü korkudan arındırmanızı mümkün kılacak ruhsal güce sahip olduğunuzun bilincinde misiniz ?
- Diğer insanların endişelerini paylaşmanın göreviniz olduğunu hissediyor musunuz, eğer öyle ise neden ?
- Huyları birbirine benzer kişilerin bir arada bulunduklarına inanıyorsanız, birlikte olmayı seçtiğiniz arkadaşlarınızı inceleyerek kendiniz hakkında ne öğrendiniz ?
- En yakın arkadaşlarınızla aranızda, eğer varsa, nasıl bir bağlantı görüyorsunuz ve bu ilişkide yaşadığınız herhangi bir mutsuzluk var mı ?
- Sizin arkadaş olarak gördüğünüz birinin, aslında zihniniz üzerinde yarattığı olumsuz etkisi yüzünden en büyük düşmanınız olması mümkün müdür ?
- Kimin sizin için yararlı, kimin zararlı olduğunu hangi kurallara göre değerlendiriyorsunuz ?
- Yakın arkadaşlarınız sizin üstünüz mü, astınız mı ?
- Yirmi dört saat içinde ne kadar süreyi aşağıdakilere ayırıyorsunuz ?
İşinize
Uykuya
Oyun ve dinlenmeye
Faydalı bilgi almaya
Sadece zaman öldürmeye
- Tanıklarınız içinde sizi
En çok kim cesaretlendiriyor/motive ediyor?
En çok kim uyarıyor?
En çok kim cesaretinizi kırıyor?
En büyük endişeniz nedir? Buna neden katlanıyorsunuz?
- Birisi size talep edilmemiş bedava tavsiye sunuyorsa, amacını sorgulamadan ve incelemeden kabul eder misiniz?
- En çok neyi arzu ediyorsunuz ? Bunu elde etmeye niyetli misiniz ? Bu arzu için diğer arzularınızı ikinci plana atmaya istekli misiniz ? Bu arzunuzu elde etmek için günde ne kadar zaman ayırıyorsunuz?
- Sık sık karar değiştirir misiniz, eğer öyle ise neden?
- Genellikle başladığınız her işi bitirir misiniz?
- Başka insanların işleri, mesleki unvanları, üniversite diplomaları ya da sağlıklarının kolayca etkisi altında kalır mısınız?
- Sosyal ve parasal durumları nedeniyle insanların ihtiyaçlarını karşılar mısınız?
- Yaşayan en büyük insanın kim olduğunu düşünüyorsunuz? Bu insan hangi açıdan sizden daha üstün?
Bu sorular inceleyip cevap vermek için ne kadar zaman ayırdınız? (Bütün listenin incelenmesi ve yanıtlanması için en azından bir gün gerekli.)
Bütün soruları dürüstçe cevaplandırdıysanız kendiniz hakkında insanların çoğuna göre daha fazla şey biliyorsunuz demektir. Soruları dikkatle inceleyin, birkaç ay boyunca her hafta sorulara tekrar dönün. Bu soruları dürüstçe yanıtlamak gibi basit yöntemle elde edeceğiniz, sizin için büyük değer taşıyan ek bilgiye çok şaşıracaksınız. Bazı soruların cevabı konusunda emin değilseniz sizi iyi tanıyanların, özellikle size iltifat etmeleri için gerek olmayanların yardımını isteyin ve kendinizi onların gözüyle görün. Bu yaşantı çok şaşırtıcı olacak.
Tek bir şey üzerinde tam kontrolümüz vardır, o da düşüncelerimiz. Bu, insanlar tarafından bilinen gerçekler içinde en önemlisi ve en esinleyicisidir. Bu yapı insanın kendi kaderini kontrol edebileceği tek araçtır. Kendi kendinizi kontrol etmeyi başaramıyorsanız, başka hiçbir şeyi kontrol edemeyeceğiniz kesindir. Zihniniz sizin ruhsal malınızdır ! Onu hak ettiği şekilde özenle koruyun ve kullanın. Bu amaçla irade gücü verildi insanlara.
"Zihin düşünebildiği ve inandığı her şeyi üretebilir."
Zihinsel kontrol öz disiplin ve alışkanlığın bir sonucudur. Ya zihninizi siz kontrol edersiniz ya da o sizi kontrol eder. Bu konuda yarı yarıya bir uzlaşma olamaz. Zihni kontrol etme yöntemleri arasında en pratik olanı belirli bir planla desteklenen kesin bir amaçla onu meşgul etmektir. Bu kontrol olmaksızın başarı mümkün değildir.
Bu Mazeretleri Kullanıyor musunuz ?
Dünya tek bir şeyi bilmek ister : Başarıya ulaştınız mı ?
Bir karakter tahlilcisi en yaygın kullanılan mazeretlerin bir listesini yapmıştır. Listeyi okurken kendinizi dikkatle inceleyin ve bu mazeretlerin hangilerini kullandığınızı saptayın. Ayrıca bu prensiplerde sunulan felsefenin bu mazeretleri geçersiz kıldığını da unutmayın.
EĞER bir eşim ve çocuğum olmasaydı...
EĞER yeterince gayretli olsaydım...
EĞER param olsaydı...
EĞER iyi bir eğitimim olsaydı...
EĞER bir iş bulabilseydim...
EĞER sağlığım iyi olsaydı...
EĞER zamanım olsaydı...
EĞER zamanlama daha iyi olsaydı...
EĞER diğer insanlar beni anlasaydı...
EĞER şartlarım daha farklı olsaydı...
EĞER hayatımı yeni baştan yaşasaydım...
EĞER başkalarının ne diyeceğinden korkmasaydım...
EĞER bana bir şans verilseydi...
EĞER diğerlerinin bana kini olmasaydı...
EĞER biraz daha genç olsaydım...
EĞER zengin doğmuş olsaydım...
EĞER doğru insanlarla tanışmış olsaydım...
EĞER bazı insanların sahip olduğu yeteneklerim olsaydı...
EĞER girişken davranma cesaretim olsaydı...
EĞER geçmişteki fırsatları değerlendirmiş olsaydım...
EĞER insanlar benim sinirimi bozmasaydı...
EĞER eve ve çocuklara bakmak zorunda olmasaydım...
EĞER biraz para biriktirebilseydim...
EĞER patron beni takdir etseydi...
EĞER bana yardım edecek biri olsaydı...
EĞER ailem beni anlasaydı...
EĞER büyük bir şehirde yaşasaydım...
EĞER her şeye yeni başlamış olsaydım...
EĞER özgür olsaydım...
EĞER bazı insanların kişiliği bende olsaydı...
EĞER bu kadar şişman olmasaydım...
EĞER yeteneklerim bilinseydi...
EĞER elime bir "fırsat" geçseydi...
EĞER şu borçlarımdan kurtulsaydım...
EĞER başarısız olmasaydım...
EĞER nasıl yapacağımı bilseydim...
EĞER herkes bana karşı çıkmasaydı...
EĞER bu kadar çok endişelenecek şeyim olmasaydı...
EĞER doğru insanla evlenseydim...
EĞER insanlar bu kadar aptal olmasaydı...
EĞER ailem bu kadar savurgan olmasaydı...
EĞER kendimden emin olsaydım...
EĞER şans bana karşı olmasaydı...
EĞER yanlış yıldızın altında olmasaydım...
EĞER bu kadar çok çalışmak zorunda kalmasaydım...
EĞER paramı kaybetmemiş olsaydım...
EĞER başka bir mahallede yaşıyor olsaydım...
EĞER böyle bir "geçmişim" olmasaydı...
EĞER kendi işim olsaydı...
EĞER diğer insanlar beni dinleseydi...
NOT: Bu yazının hazırlanmasında emeği geçen Sayın Mehmet GÜLER' e teşekkür ederim.
Bu kaynak http://www.hipnoz.net/Editim_Problemleri/body_editim_problemleri.html web sayfasından alınmıştır.